Duvarın dibinde resmim aldılar
Ak kağıt üstünde tanıyın beni
Cumartesi yarıştan bir gün önce ısınmak için Kemeraltı’nda dört kilometre kadar koşup döndüğümde Engin o elim haberi vermeseydi mükemmel bir haftasonu sayılabilirdi. Her an gelebileceğini bildiğiniz kötü bir habere kendinizi ne yapsanız hazırlayamazsınız bazen. Yaşar Kemal’in ölüm haberi de böyle oldu. Gürültüyle geliyorum derken ancak bu kadar hazırlıksız yakalanılabilirdi.
Rıfat Ilgaz’ın, Müzaffer İzgü’nün çocuklar için yazdıkları o güzel kitapları bitirmiş ve yatılı okula gitmiştim. 1988 sonbaharında ailemin doğumgünü hediyesi hala kütüphanemde sakladığım dört cilt İnce Memed oldu. İlk okuduğum romanlar Yaşar Kemal’in romanları oldu böylece. 11 yaşından bugüne İnce Memed hep ilk en büyük kahramanım olarak kaldı, Yaşar Kemal’e hayranlığım da anladıkça, okudukça arttı. Onun romanlarında kurduğu dünya benim ütopyam oldu. Poyraz’ın hikayesinin sonunu, Ada hikayesinin son kitabını yazamayacak diye çok korktuğumu anımsıyorum. Şimdi Anadolu’nun en büyük hikaye anlatıcısı ebediyete karıştı. Ben kahramanımı kaybettim. Romanları, fikirleri yaşasın, bugünden daha çok anlaşılsın, benimsensin isterim. Ama şimdi, dün, bugün, Dikenlidüzü, Çiçeklideresi, Menekşe, Yanıkören ve Anadolu’nun tüm köyleri, köylüleri, yerinden edilmişleri, işçileri, yörükleri, mazlumları, yabanları, ağaçları benim gibi ağlıyordur.
Yarış? Zorlandım ama bir kez daha bir yarı maraton bitirdim. Haftasonu duygusal ve fiziksel bir bir meydan okuma oldu bana. Yaşar Kemal’in içimi kanatan ölüm haberi bir yana, yakın arkadaşlarla, yakın ama uzakta kalmış arkadaşlarla beraber geçirmenin buruk sevinci, koşarken aklımda binbir düşünce, sol ayak tabanımda, sağ dizimde artık yer eden ağrı, bitirme çizgisini geçmenin, sınırlarımı zorlamanın hazzı birbirine karıştı.

Koşarken, öncesinde, sonrasında yaylalara çıktığımız Artvin’in Klaskur Köyü’nde Şenol Taban abimin açmak istediği kütüphane’yi düşündüm. Umuyorum yeterli desteği alır da o kütüphaneyi açar. Kimbilir belki adını Yaşar Kemal kütüphanesi koyar. Belki siz de kitap gönderirsiniz. Belki Anadolu’nun dağ köyünden bir çocuk, o kitapların da sayesinde, yeni kitaplar yazar, başka kahramanlar yaratır, insanlığa, bu ülkenin çok kültürlülüğüne, barışa umut olur.

“Bir; benim kitaplarımı okuyan katil olamasın, savaş düşmanı olsun. İki; insanın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılayamasın. Kimse kimseyi asimile edemesin. İnsanları asimile etmeye can atan devletlere, hükümetlere olanak verilmesin. Benim kitaplarımı okuyanlar bilsinler ki, bir kültürü yok edenlerin kendi kültürleri, insanlıkları ellerinden uçmuş gitmiştir. Benim kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancıdır. Benim kitaplarımı okuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar.”